Sayın Cumhuriyet Başsavcısı,
Sayın Adalet Komisyonu Başkanı,
Değerli hukukçular Değerli konuklar
Sözlerime başlarken hepinizi Ağrı Barosu adına saygı ile selamlıyor, geçmiş Ramazan Bayramınızı kutluyorum. Adli yılın açılışının dünya barış gününe denk gelişiyle birlikte savaşsız bir dünya özlemimi burada ifade etmek istiyorum
Bir Latin atasözü "adalet erdemlerin kraliçesidir" der. Adaletin öneminin farkında olarak yeni bir adli yıla başlıyoruz.
Başlangıçların başarıya ulaşabilmesinin esaslı ihtiyaçlarından biri sorunların tespitidir. Güçlü işleyen bir adalete varabilmemiz için öncelikle yapılması gereken sorunların objektif bir şekilde ele alınmasıdır.
Değerli konuklar,
Son yıllarda özellikle Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde meydana gelen toplumsal ve siyasal olaylar bize hukukun rafa kaldırıldığı rejimlerde insan yaşamının ne kadar değersiz olduğunu maalesef çok acı bir şekilde göstermiştir.
İnsanlık tarihinin çokça bedeller ödeyerek vardığı temel hak ve özgürlükler seviyesini koruyabilmek ancak hukukun üstünlüğüyle mümkündür. Güçlü bir yargı bu nedenle anayasal demokrasinin vazgeçilmez koşuludur.
Yeni bir adli yıla başlarken maalesef ki geçen senelerden çok da farklı bir tabloyla karşı kaşıya olmadığımız belirtmek isterim.
Ülkemizin her şeyden önce toplumun tüm kemsini kapsayan bir anayasaya ihtiyacı bulunmaktadır. Bu ihtiyaç duyulan anayasa hazırlanırken özgürlükçü bir felsefe ışığında tüm toplumsal yapılar kendini ifade edebilmelidir.
Yargı alanında çalışma koşulları yetersiz olmakla birlikte iş yükü halen ağırdır. Hakim ve savcı sayısı ihtiyacı karşılayacak yeterlilikte değildir, yardımcı adalet personeli sayısal olarak eksiktir. Harcanan emekle alınan maaş arasında adil bir denge bulunmamaktadır. Birçok ilde Yeni Adliye binalarına ve lojmanlara ihtiyaç duyulmaktadır.
Belirtilen eksikliklerden kaynaklı iş yoğunluğu yargı sürecinin uzamasına yol açmakta insanlarda "geciken adalet adalet değildir" düşüncesini güçlendirmektedir.
Yargının bağımsızlığı ile ilgili olarak üzülerek şunu belirtmek isterim ki ülkemizde yargı bağımsız olmamakla birlikte siyasaldır. Yargı bağımsızlığının ve yargıç güvencesinin sağlanamamış olmasındaki en büyük etkenlerden biri Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısıdır. Adalet Bakanının Kurulun başkanı olması ve müsteşarının da Kurulda üye olarak yer almasının yanı sıra bakanlık bürokrasisinden gelen başka isimlerin de yer alışı yargıyı siyalal iktidarın etkisine açık bir hale getirmiştir.
Hukuk bir amaçtır. Hukuku araç olarak kullanmak adaleti ortadan kaldıracaktır. Bu kapsamda ülkemizde tutuklama müessesi üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Tutuklama infaza dönüşmüştür ve birçok güncel davada gözlemlendiği üzere baskı aracı olarak kullanılmaktadır. Ülkemizdeki tutuklu sayısı 125.000 i geçmiş durumdadır.
Ceza infaz kurumlarının fiziksel koşulları yetersizdir. Pozantı ve Urfa cezaevlerinde yaşananlar durumun vahametini ortaya sermektedir.
Yargı sistemimiz sıkıyönetim mahkemelerinden başlayıp bölge ağır ceza mahkemelerinin kuruluşuna kadar geçen sürede onarılmaz yaralar almıştır. Doğal yargıç ilkesine aykırı olarak özel yetkiyle donatılmış ve siyasal baskı aracına dönüşen mahkemelerin sadece ismi değişmekte ve maalesef ki yargılama zihniyeti değişmemektedir.
Yasalar biz hukukçuların dahi takip edemediği bir şekilde altyapıdan yoksun ve aceleye getirilerek değiştirilmektedir. Birçok yasa henüz yürürlüğe girmeden değişikliğe uğramaktadır. Uygulayıcılardan, avukatlardan ve toplum bilimcilerden oluşmayan bu çalışma tarzı yasa yapma tekniği açısından eksiklikler içermektedir.
Yargının üç kurucu unsuru bulunduğu tespitini sözüyle değil ruhuyla yaşamamız gerektiğine inanmaktayım. Adaleti sağlayacak bir yargıyı ancak savunmayı güçlendirerek ve hak ettiği saygıyı göstererek yaratabiliriz.
Değerli konuklar
Büyük filozof Heraklitos"Adaletsizliği bir yangından daha çabuk önleyiniz" der Adaletsizlikle mücadele edeceğimiz yeni bir adli yıla girerken kardeşlik barış ve özgürlük dileklerimle hepinizi selamlıyor beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Bir gelenek haline gelen adli tatilden sonra, yeni bir heyecanla, yüklenmiş olduğumuz onurlu görevi, yerine getirecek olmanın mutluluğunu taşıyoruz.
Devletin temelini oluşturan ana güçlerden birini de yargı erki oluşturmaktadır. Yargı kurumunun temel görevi, kişi hak ve özgürlüklerinin teminat altına alınmasıdır.
Kamu düzeninin temini, temel hak ve özgürlüklerin korunması ve adaletin sağlanabilmesi ancak, yargısal faaliyetlerin eksiksiz ve zamanında yürütülmesi ile mümkün olacaktır. Bu amaç doğrultusunda, tüm yargi mensuplarının, şimdiye kadar olduğu gibi, var güçleriyle ve özveriyle çalışmaya devam edecekler! Şüphesizdir.
Bir toplumun huzur içerisinde yaşaması, adil, hızlı, erişebilir, güven duyulan, insan haklarına saygılı ve etkin bir yargı ile gerçekleşecektir. Yargının hızlı ve sağlıklı işlemesi, hukuk devletinin gerçek güvencesidir.
Demokrasinin temeli hukuk devleti, devletin temeli adalettir düşüncesiyle, yeni adli yılın, tüm yargî mensuplarına sağlık ve esenlik getirmesini, adliyemîz, ilimiz ve ülkemiz için başarılı geçmesini diler, saygılar sunarım.