BASINA VE KAMUOYUNA
Bilindiği
üzere 28 Aralık 2011 tarihinde çoğunluğu çocuk olmak üzere 34 sivil ve silahsız
vatandaşımız Silahlı Kuvvetlere ait savaş uçakları tarafından bombalanmak
suretiyle katledilmişlerdir. Soruşturma sürecinde alınan gizlilik kararı,
akabinde sivil savcılık tarafından verilen görevsizlik kararı sonucu dosya
askeri savcılığa gönderilmiştir. Askeri savcılık soruşturma sonucunda, emri
uygulayan şüphelilerin kusurlarının olmadığını gerekçe göstererek kamu vicdanı
rahatsız eden kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı vermiştir. Ancak kararda
bombalama emrini verenin Genel Kurmay Başkanı olduğu açıkça belirtilmesine ve
sınır dışına askeri harekat düzenleme yetkisinin sivil hükümete ait olduğu
bilinmesine rağmen, Genel Kurmay Başkanı ve hükümet içinde sorumlu olan kişiler
hakkında, şüpheli ya da sanık olarak adli işlem yapmayarak, Genel Kurmay
Başkanı ve hükümet içinde ki sorumlu kişileri yargılanmaktan kaçırmıştır.
İnsansız hava araçları olarak bilinen Heronların kilometrelerce mesafeden bir
cismin tüm ayrıntılarını tespit edebildiği ve bombalama öncesi Gülyazı Jandarma
Karakolunun kaçakçılık güzergahı olarak kullanılan bu bölgede kaçakçılık
amacıyla geçiş yapılacağının istihbaratı almış olmasına rağmen böyle bir
katliamın faillerinin aklanmaya çalışılması kabul edilemez. Biz bölge baroları
ve vicdan sahibi hukukçular olarak Roboski Katliamı nedeniyle sorumluların
ortaya çıkarılıp tarafsız bir yargı önünde hesap vermeleri için gereken
mücadeleyi vereceğimizi buradan duyuruyoruz.
Son dönemlerde Türkiye’de Özel Yetkili Mahkemeler ve Terörle Mücadele Kanunu
10. Maddesine göre kurulan terör Mahkemelerinin kaldırılması tartışılmaktadır.
Biz bölge baroları olarak tarih ve dava sınırlaması yapmaksızın, siyasal ve
ideolojik ön yargılarımızı ve ön kabullerimizi bir kenara bırakarak tutarlı,
ilkeli bir yaklaşım ortaya konulması gerektiğine inanıyoruz. Siyasal
amaçlarımızı yargı üzerinden hareketle hayata geçirme yerine insan hakları
temelinde ve toplumun tüm dinamiklerini tatmin edecek evrensel bir yaklaşım
daha vicdani, daha ahlaki ve daha tutarlı olacaktır. Son günlerde özellikle
Ergenekon ve Balyoz davaları üzerinden tartışmaya açılan yargılamanın iadesi
yada verilen kararların meşruiyetinin sorgulanması ile güdülen amaç cumhuriyet
tarihi boyunca Türkiye’de yargının taraflı tutumu giderilmek isteniyorsa bizce
bunun toplumsal barışa, özellikle Kürt Meselesinin çözümüne yönelik bir
“toplumsal barışma” ve Kürt Meselesi temelinde karşılıklı olarak bir birini
affetme yine bu temelde demokratik bir çözüm arayışından başka bir paradigma
gözetilmemelidir. Bu amaca hizmet edecek şekilde öncelikle Terörle Mücadele
Kanunu yürürlükten kaldırılmalı ve bu yasanın hayat bulduğu, mağduriyet yaratan
tüm özel Mahkemelerin sonuçlarıyla birlikte kaldırılması gerekmektedir.
Roboski Katliamı karşısında sessiz kalanlar bugün Ergenekon’un avukatlığına
soyunmuşlardır. Ergenekon avukatlığını üstlenenler bilmelidirler ki, gladyonun
avukatlığını da üstlenmişlerdir. Yalnızca bu davalar için Adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini savunanların; TBB Başkanlık sıfatını kullanmaları
kabul edilemez. TBB Başkanının yalnızca Ergenekon ve Balyoz davalarının
yargılamalarının yenilenmesi konusunu tartışmaya açması bizce bu davaların
sanıklarını mağdur gösterme ve aklanmaya çalışılmasından başka bir şey
değildir. Unutulmamalıdır ki bu şekilde aklama çabasına girişilenler, asit
kuyuları ve toplu mezarlarla Kürt Coğrafyasını ölüm tarlarına çevirenleri
görmezden gelerek Siyasal amaçlarını yargı üzerinden hareketle hayata geçirme
saiki ile hareket etmektedirler. Yargılanmanın yenilenmesine karşı olmamakla
birlikte şayet bu konuda bir adım atılacaksa, iade i muhakeme; Anayasanın
eşitlik ilkesi temelinde hukuk zeminine oturtulmalı tarih ve dava sınırlaması
olmaksızın tüm özel yetkili mahkeme mağdurlarını kapsayacak şekilde
düzenlemedir.
Yargıdaki çift başlılığı, “Tabii Hakim İlkesi”ne aykırılıkları ortadan kaldırma
adına başta askeri yargı olmak üzere biraz önce belirttiğimiz ilkeler ışığında
“Olağanüstü Mahkemeler” ve Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. Maddesine göre
yetkili Mahkemelerin derhal ilga edilmesi gerekir.
Yolsuzluk soruşturmaları ile başlayan ve kamuoyunda hükümet ve cemaat kavgası
olarak yargı ve kolluk üzerinden yansıyan tartışmalar, açıklamalar evrensel
hukuk normlarından uzak olduğunu görmekte ve esefle izlemekteyiz. Temiz bir
toplum için hesap verilebilirlik, yargı bağımsızlığı, Hukukun üstünlüğü ve
evrensel hukuk normları dikkate alınarak yapılacak her düzenlemeyi
desteklemekteyiz.
Açıkladığımız tüm konuların takipçisi olacağımızı ve faillerin cezalandırılması
için hukuksuzluğun karşısında bu davaların tabii avukatları olacağımızı
kamuoyuna saygıyla bildiririz.11.OCAK 2014 MARDİN
AĞRI BAROSU BATMAN BAROSU BİNGÖL BAROSU BİTLİS BAROSU
DİYARBAKIR BAROSU HAKKARİ BAROSU IĞDIR BAROSU KARS BAROSU
MARDİN BAROSU SİİRT BAROSU ŞIRNAK BAROSU ŞANLIURFA BAROSU
TUNCELİ BAROSU VAN BAROSU MUŞ BAROSU