CEZAEVİ VE İŞKENCEYİ ÖNLEME KOMİSYONU İZLEME VE DEĞERLENDİRME RAPORU
Tarih: 4.08.2023 | Okunma Sayısı: 813

PATNOS L TİPİ CEZA İNFAZ KURUMU

3 AYLIK HAK İHLALLERİ RAPORU

MAYIS - HAZİRAN – TEMMUZ - (2023)

 

A. GİRİŞ

Ağrı Barosu Cezaevi ve İşkenceyi Önleme Komisyonu, Patnos L tipi Ceza İnfaz Kurumunu aylık olarak ziyaret ederek hapishanedeki yapısal ve genel sorunların yanı sıra mahpusların maruz kaldığı hak ihlallerini tespit etmekte ve bu ihlalleri raporlaştırarak üçer aylık periyotlarla kamuoyu ile paylaşmaktadır.

İşbu rapor Patnos L tipi Ceza İnfaz Kurumunun 2023 yılı Mayıs, Haziran, Temmuz aylarında yaşanan genel hak ihlalleri ile birlikte hapishane idaresinden kaynaklı hak ihlallerine ilişkin durumun kamuoyuna aktarılması amacı ile kaleme alınmıştır.

B. AMAÇ VE YÖNTEM

Raporun amacı; Hapishanelerde yaşanan Temel hak ve hürriyetlere ilişkin ihlallerin tespiti, yetki ve sorumluluğu olan merci ve kurumların bu ihlallerin sonlandırılmasına yönelik harekete geçmelerini sağlamak, ihlallere ilişkin etkili soruşturma yürütülmesine katkı sağlamak ve kamuoyunun dikkatine sunmaktır. Bu raporda avukatlar tarafından hapishanelerde gerçekleştirilen ziyaretler dışında mahpusların aileleri ile yapılan telefon görüşmelerinden ve mahpusların avukatlarına gönderdikleri mektup ve fakslardan edinilen bilgiler kullanılmıştır. Gerek mahpusların akrabaları tarafından gerekse mahpuslar tarafından Baroya gönderilen telgraflarda kendilerine karşı gerçekleşen hak ihlallerinin olduğu iddiası üzerine Ağrı Barosu Cezaevi ve İşkenceyi Önleme Komisyonu tarafından Patnos L tipi Ceza İnfaz Kurumunun 2023 yılı Mayıs, Haziran, Temmuz aylarında mahpuslarla çeşitli ziyaretler gerçekleştirilmiştir. İşbu görüşme içerikleri aşağıda yazılı başlıklarla rapor haline getirilmiştir.

C. CEZAEVİ ZİYARETLERİ, GÖRÜŞMELERDE AKTARILAN HAK İHLALLERİ

  • 1-HASTANE SEVK VE REVİR
    • Cezaevinde yeterli doktor ve sağlık personeli bulundurulmadığı, kurum revirindeki doktorların sık sık değişmesi sebebiyle mahpusların tedavi sürecinde aksamalara sebebiyet verildiği, hastane sevklerinin geç yapıldığı, jandarma birimleri tarafından tedavi için hastaneye götürülen mahpuslara tedavi esnasında dahi kelepçe uygulandığı, mahpusların sığamayacağı darlıkta olan tekli ring aracı ile sevklerinin yapıldığı, hastanelerde ve revirde kelepçeli muayenenin yapıldığı, sevk esnasında tacize varan aramalara maruz kaldıklarını, itiraz etmeleri sebebiyle de mahpusların disiplin cezası aldıklarını,
    • Çeşitli ağır hastalıkları bulunan ve bu hastalıklar sebebiyle hastaneye sevk edilmesi gereken mahpusların hastaneye sevk sevklerinin çok güç olduğu,
    • İlaveten hastaneye sevk halinde ise insan haklarına aykırı bir şekilde ağız içi aramalarının yapıldığı, bu aramayı reddedenlerin hastaneye götürülmediği gibi haklarında disiplin soruşturması başlatıldığı,
    • Sürekli ağız kontrolü yapıldığını, kontrollerin çıplak el ile eldiven takılmadan gerçekleştirildiğini, dişlerinin zarar gördüğünü, ağız kontrol usulünün güvenlik önleminden ziyade işkence aracı olarak kullanıldığı, sebeple de gayrı insani bir şekilde yapılan ağız içi kontrol uygulamasına maruz kalmamak amacıyla ağır durumda hasta olanların olmasına rağmen hastaneye gitmek istemedikleri, kaldı ki zaten doğru düzgü bir revir uygulamasının da olmadığı, bundan kaynaklı çok mahpusun ciddi ağız içi ve diş dökülme-çürüme problemi yaşadığı, yapılan kontrollerin amacının dışına çıktığı ve ağız kontrol usulünün görevliler tarafından güvenlik önleminden ziyade işkence aracı olarak kullanıldığı hususları tarafımıza aktarılmıştır.
  • 2-İŞKENCE
    • B.T. kendisinde bulunan kemik erimesi hastalığından dolayı defalarca hastaneye gitmek için sözlü ve yazılı başvuru yapmıştır. Ancak hastane sevki her defasında reddedilen B.T. hastaneye gitmek için jilet yutmuştur. Ardından revire kaldırılanB.T. psikolog ile görüştürülmüştür. Barış psikoloğa mevcut rahatsızlıklarını hukuksuz durumdan kaynaklı, dilekçelerin işleve alınması ve ardından kemik erimesinden dolayı hastaneye sevk edilmek için bu eylemi gerçekleştirdiğini söylemeden infaz koruma memurları tarafından zorla alınarak psikolog ile görüşmesi yarıda kesilmiştir. Daha sonra B.T’nin jilet yutmasından kaynaklanan rahatsızlığı sebebiyle tekrar fenalaşması sonucu, B.T. 26.04.2023 tarihinde hastaneye kaldırılmıştır. B.T’nin iddiasına göre hastaneye götürülmeden önce mahkum kabininde26.04.202312.10 saatlerindepsikolojik ve fiziksel şiddete uğradı. Revir işleriyle ilgilenen görevli tarafından “keşke 5 tane jilet yeseydin de ölseydin yavşak” demesiyle psikolojik ve fiziksel şiddet uygulandığı hususları tarafımıza aktarılmıştır.
    • H.A. ile yapılan görüşmede kendisi, “cezaevindeki işkencelerin sistematik yapıldığını vurgulayarak koğuş değişikliği için defaatle cezaevi idaresine başvuru yaptığını ve neticesinde kötü niyetli bir şekilde kendisinin husumetlilerinin olduğu kişilerin bulunduğu koğuşa verildiği, bunu kabul etmemesi üzerine yetkililere verdiği dilekçelerin yırtıldığını ve işleme alınmadığı, verdiği bütün emeğe rağmen husumetlileriyle aynı koğuşta olmaya zorlandığını ve husumetlileriyle tartışma yaşadığı esnada cezaevi yetkililerin kendisini ters kelepçeleyerek mahkûm kabule getirildiği, mahkûm kabulün yanındaki kamerasız odaya götürüldüğünü ve şuurunu kaybedinceye kadar işkenceye uğradığı, bunun kanıtının ise 15.06.2023 tarihli, 14:00-14:35 saatleri arasında kamerasız odaya girmeden önce herhangi bir darp izinin olmadığını ve odadan çıktıktan sonraki darp izlerinin kameralara aileni bir biçimde yansıdığı, yaşamış olduğu işkenceye ilişkin olarak Patnos Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğu, suç duyurusuna ilişkin olarak cezaevi idaresinin kendisini şikayetinden vazgeçmesi için çağırdığı, aksi taktirde ailesi hakkında suç duyurusunda bulunulacağı ve kendisinin de disipline sevk edileceğinin belirtildiği” hususları tarafımıza aktarılmıştır.
    • Y.T. ile yapılan görüşmede kendisinin ve arkadaşlarının kaldığı koğuşa kantin gelmediği için kendisi ve diğer mahpusların kantin talepleri görevlilerce yerine getirilmemiştir. Bunun üzerine kendisi ile birlikte koğuştaki diğer mahkumların kantin talebinde ısrar etmesi üzerine kendisi ve Ö. Ç., M. Y., Y. K., N. P. İsimli mahpuslar on bir gardiyan tarafından koğuşundan alınıp farklı bir koğuşa götürülüp fiziksel şiddetine maruz kalmıştır. Hatta Y.T koğuşundan alınıp diğer koğuşa götürüldüğü esnada koridorda da işkenceye uğradığı hususları tarafımıza aktarılmıştır.
  • 3-KEYFİ DİSİPLİN SORUŞTURMALARININ BAŞLATILMASI VE İNFAZLARIN YAKILMASI
    • Mahpuslar hakkında ortada somut durumlar olmadığı halde keyfi disiplin soruşturmalarının başlatıldığı;
    • İdare ve Gözlem kurullarının mahpusların koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik haklarından yararlanıp yararlanmayacaklarına yönelik iyi halli olup olmadıkları kararı verirken soyut ve subjektif yorumlarda bulundukları, politik temelli yargılamalar neticesinde kesinleşen hapis cezası bulunan mahpuslar açısından pişman olduklarına dair beyan istenildiği, bu sebeple birçok mahpusun, denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme haklarından mahrum bırakıldığı,
    • Mahpuslardan M.A’ın memurların psikolojik ve fiziksel şiddetine ilişkin kendilerine şikayet merciini kullanacağını ve haklarında yasal işlem başlatacağını söylemesi sonucu memurların kendisi hakkında tutanak tutarak personele uygunsuz söz ve davranışta bulunma gerekçesiyle disiplin soruşturması başlattığı,
    • Odalarda yapılan aramalarda defterlere-kitaplara el konulduğu ve bu durumlardan kaynaklı disiplin soruşturmalarının başlatıldığı,
    • Yakın zamanda kendi aralarında Kürtçe şarkı söyledikleri gerekçesiyle mahpus dört kadın mahpusa hücre cezası şeklinde disiplin cezalarının verildiği,
    • Cezaevi personellerinin mahkûmlara karşı kışkırtıcı tavır sergiledikleri; neticesinde mahkûmların aksi hareketlerde bulunmasını sağlayarak müdahalede bulundukları,
    • Provakatif yaklaşımlarla birkaç gün ara ile oda baskınlarının olduğu ve bu esnada eşyalarının tamamının dağıtıldığı, eşyalarına zarar verildiği, arama esnasında arama yapan memurlarca maket bıçakları ile nevresimlerinin kesildiği,
    • Cezaevi yönetiminin yakın zamanda aynı koridordaki bazı koğuşları boşalttığını, bilinçli olarak yan koğuşlara özellikle tecavüz, istismar suçlarından hükümlü/tutuklu olan adli kişileri alarak kendilerinin yaşam hakkını ve ruhsal sağlıklarını kasten tehlikeye koydukları,
    • Diğer memurların kendilerine önyargılı yaklaştığını ve hatta memurların tedavi esnasında doktor ile kendileri arasına girdikleri ve kendilerini aşağıladıkları için tedavilerinin sekteye uğradığı,
    • Ağırlaştırılmış hapis cezası ile hüküm giyen mahkûmların sosyalleşmesinin önüne geçilerek günde sadece bir saat tek başına havalandırmaya çıkmalarına izin verilmektedir. Aynı şekilde bu kişilerin sosyal aktivitelere de katılmalarına izin verilmediği,

     

    • Patnos L Tipi Kapalı Cezaevinde hükümlü kalan ve hali hazırda yakın zamanda infazını tamamlayan bazı mahpusların uzun süre Patnos L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda kaldıkları ve disipline ilişkin herhangi bir eylem içerisinde olmama durumlarına rağmen bilinçli biçimde tahliye edilmedikleri,
    • Dolayısıyla koşullu salıverme şartları oluşmuş hükümlülerin idare ve gözlem kurulunun keyfi raporlarına binaen iyi halli sayılmadığı, koşullu salıverme hakkından faydalandırılmadığı hususları tarafımıza aktarılmıştır.

     

     

  • 4-SOSYAL AKTİVİTE
    • Mahpusların hobi, etkinlik ve spor gibi haklarının pandemi tedbirleri bitmesine rağmen hala benzer gerekçelerle ile engellendiği, ancak mahkûmların baskısı sonucunda ayda bir kez spora izin verildiği,
    • Spor ve sohbete diğer odalarla çıkılmasına izin verilmediği, açık görüşün olduğu haftalarda sosyal kültürel faaliyetlerin “personel yetersizliği” gerekçesiyle engellendiğini belirtmişlerdir.Yine yönetmeliğe göre bu sürelerin ayda 40 saat olması gerektiğinden bu anlamda talepte bulunmalarına karşın yine bu taleplerinin de kabul edilmediği,
    • Mahpusların kitap ve dergilerine idare tarafından el konulup, talep edilmesine rağmen kendilerine verilmediği,
    • Cezaevi idaresinin belirlediği kanallar dışında talep edilen kanalların izlenmesine izin verilmediği, bu durumun haberleşme özgürlüğünün ihlali olduğu hususları tarafımıza aktarılmıştır.
  • 5-KANTİNDEKİ ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİNİN AZLIĞI, KALİTESİZLİĞİ ve FAHİŞ FİYATLARI
    • Mahpusların çoğu ihtiyaçlarını kantinde sağladıkları; ancak kantindeki ürün kalitesinin düşük olması ile beraber ürün çeşitliliğinin az olması ve aynı zamanda fahiş fiyatlarla satıldığı,
    • İlaveten mahpus aileleri tarafından getirilen tesbihlerin sahiplerine verilmemesi ile birlikte kantinden satın alınması gerektiğinin bildirildiği,
    • Aynı şekilde mahpusların iç çamaşırı ihtiyaçlarını kantinden sağlamak zorunda kaldıkları ve aileler tarafından getirilen iç çamaşırların hiçbir şekilde kabul edilmediği hususları tarafımıza aktarılmıştır.
  • 6-YEMEK VE SU SORUNU
    • Yemeklerin besin kalitesinin düşük olduğu, yemek çeşitleri ve porsiyonlarının az olmasıyla birlikte yemeklerin yapılışında kullanılan ürünlerin hijyenik olmadığı,
    • 25 kişilik koğuşlarda 4 tane banyo kabini bulunduğu, mahpusların banyo yapmaları için iki günde bir 1 saat kadar sıcak su verildiği,
    • Duş alınması amacıyla verilen sıcak suyun çok kısa süreliğine verildiği ve koğuşun yarısından fazlasının duş alamadan sıcak sularının kesildiği,
    • Sıcak su sorunun ortadan kaldırılması amacıyla kendilerine leğen yahut kova verilmesi halinde sıcak suyun kovalara doldurularak tüm mahkumların duş almalarının sağlanılabileceği taleplerinin idarece kabul edilmediği ve yeterince kova alınmasına engel olunduğundan dolayı sorunun bir türlü çözülemediği,
    • Yıkanma için kullanılan şebeke suyunun ise çok kirli olduğu, şebeke suyundan böcek, yonca, taş, çamur gibi birçok yabancı cismin bulunduğu,
    • Mahpusların temizlik ihtiyaçlarını kirli su ile karşılamaları, mahpusların yaşam haklarındaki riski kat ve kat arttırıldığı hususları tarafımıza aktarılmıştır.
  • 7-SEVK TALEPLERİNİN KABUL EDİLMEMESİ
    • Bazı mahpusların özelliklerine ailelerine yakın cezaevlerine sevk edilmek için talepte bulunmalarına rağmen dilekçeler değerlendirilmeden taleplerinin reddedildiği,
    • Sevk halinde ise insan haklarına aykırı bir şekilde ağız kontrolü yapıldığı, kontrollerin çıplak el ile eldiven takılmadan gerçekleştirildiği, dişlerinin zarar gördüğü, ağız kontrol usulünün güvenlik önleminden ziyade işkence aracı olarak kullanıldığı, sebeple de gayrı insani bir şekilde yapılan ağız içi kontrol uygulamasına maruz kalmamak amacıyla ağır durumda hasta olanların olmasına rağmen hastaneye gitmek istemedikleri, kaldı ki zaten doğru düzgü bir revir uygulamasının da olmadığı,
    • Tüm bu sıkıntılardan kaynaklı çok mahpusun ciddi ağız içi ve diş dökülme-çürüme problemi yaşadığı hususları tarafımıza aktarılmıştır.
  • 8-DİLEKÇELERİN İŞLEME ALINMAMASI-DEĞERLENDİRİLMEMESİ
  • Cezaevi idaresine veya dışardaki kurumlara/mercilere gönderilen dilekçeler gerekli yerlere ulaşılmadığı, bu yönüyle olumlu ya da olumsuz herhangi bir sonuç alınmadığı,
  • Savcılığa gönderilen dilekçelere karşı hiçbir dönüş yapılmadığı, (İşbu aksaklığın cezaevi yetkililerinden ya da savcılıktan kaynaklandığı konusunda bilgi sahibi olma imkanlarının olmaması ayrıca vermiş olduğumuz dilekçelerin teslimi konusunda kuşku duydukları) hususları tarafımıza aktarılmıştır.

D- TESPİTLER VE ÖNERİLER

  1. Yasal ve uluslararası mevzuat evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; Baromuza gelen başvurular sonucunda tespit edilen işkence yasağı, sağlık ve tedavi hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, haberleşme özgürlüğü, ifade özgürlüğü ihlallerinin sebebi olan hapishane idaresi ve personeli uygulamalarının ve eylemlerinin sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir.
  2. Cezaevlerinde son dönem sorun teşkil eden uygulamalardan birisi de kamuoyunda infaz yakma olarak tabir edilen ve hükümlüye verilen disiplin cezası yöntemleriyle infazlarını tamamlayanların cezaevinden çıkmalarını engelleyen hak ihlalidir. Bilhassa 2006 yılından itibaren yaygın bir şekilde uygulanan bu yöntem son yıllarda ciddi bir artış göstermiş olup, “umut hakkı” bağlamında da kişinin bir ömür cezaevinde kalmasına dönük bir infaz yöntemi olarak ortaya çıkmaktadır. Oysa infazın amacı bireyi toplumdan büsbütün ayrıştırmak değil, koşullu salıverme yöntemiyle yeniden toplumla bağlarını kurmaktır.
  3. Hapishane kurallarına uymadığı için tutuklu ve hükümlülere verilebilecek disiplin cezaları; kınama, etkinlik yasağı, haberleşme yasağı, ziyaretçi yasağı ve hücre cezası şeklindedir. Bilhassa keyfi bir uygulamaya dönüşen disiplin cezalarının sonuçları oldukça ağırdır. Bu cezaları alan mahpuslar iyi hal şartını doldurmadıkça tahliye olamamaktadır. Mevcut durumda insanların özgürlük hakkını ihlal eden bu uygulama, 14 Nisan 2020'de kabul edilen 5275 sayılı kanunun, hükümlülerin iyi hal değerlendirmelerine yönelik yeni düzenlemeleri içeren hükümlerle başka bir boyuta evrilmiştir. 1 Ocak 2021'den itibaren uygulamaya başlanan düzenlemeye göre hükümlüler, iyi hal tespitinde 6 ayda bir idare ve gözlem kurulunca değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Her ne kadar Adalet Bakanlığı bu uygulamanın amacını; hükümlülerin, toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme riski ile mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı hususlarında idare ve gözlem kurulu tarafından iyi hâlin belirlenmesine esas olmak üzere, en geç 6 ayda bir değerlendirmeye tabi tutulması gerekliliği olarak ifade etmiştir. Bu düzenleme uyarınca hükümlüler, yine açık ceza infaz kurumuna ayrılmaya, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasını infaz etmeye ve ceza infaz kurumlarından doğrudan koşullu salıverilmeye ilişkin son değerlendirme öncesinde idare ve gözlem kurulunca bir değerlendirmeye tabi olacaktır. Yapılan bu değerlendirme sonunda, ancak “iyi halli” olduğuna karar verilen hükümlüler açık ceza infaz kurumuna ve denetimli serbestliğe ayrılabilecek ya da koşullu salıverilecektir.
  4. Bu keyfi uygulamalara zemin hazırlayan düzenleme, mahpuslar açısından hürriyeti tahdit suçu niteliğindedir. Düzenlemenin uygulamada ağır hasta mahpuslar açısından yaşam hakkı ihlaline dönüştüğü izahtan varestedir.
  5. Patnos L Tipi kapalı Cezaevinde şiddet ve provakatif eylemlere karışan ve mahpuslara işkence uygulayan personeller hakkında derhal etkin bir soruşturma yürütülerek gerekli ceza davalarının açılması ve sorumlular hakkında yargılamalar yapılarak bu konudaki süreç hassas bir biçimde yürütülmelidir.
  6. Raporda görüldüğü üzere mahpusların en temel insan hakları dahi askıya alınmış ve mahpuslar üzerindeki tecrit en üst seviyeye çıkarılmıştır. Mahpusların hapishane koşullarında sosyalleşebilmesi, infaz sürelerinde sosyal ilişkilerden kopmamaları, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Özellikle yüksek güvenlikli hapishanelerde tutulan mahpusların beden ve ruh sağlıkları için uzun süre veya süresiz sosyal yalnızlaştırmaya maruz bırakılmamalıdır. Pandemi ile birlikte başlayan süreçte mahpusların ortak alan faaliyetlerinin yaptırılmaması mahpusların içinde bulunduğu tecrit koşullarının ağırlaşmasına neden olmuştur. AİHM, tamamen duyusal yalıtma ile birlikte bütünüyle sosyal yalıtmanın kişiliği tahrip edeceğini ve güvenlik veya başka gerekçelerle haklı gösterilmeyecek bir insanlık dışı muamele biçimi oluşturacağını belirtmiştir
  7. İnsan hakları Avrupa Sözleşmesinin 3.maddesinde “Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı yahut onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz” denilerek işkence ve sair kötü muameleyi kısa ve öz biçimde yasaklamış, işkence ve sair kötü muamele yasağının kapsamını 1984 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ndeki tanımın ışığında İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi içtihatlarıyla belirlemiştir. İHAS’nin 3.maddesi yukarıda da belirttiğimiz üzere, işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve ceza kavramlarına yer vermiştir. İşkence yasağı, insanlık dışı ve küçük düşürücü muameleleri de kapsayan üst kavramdır. Dolayısıyla yukarıda aktarılanlar çerçevesinde cezaevi yönetimi ve baş memurlar tarafından yapılan işkence ve kötü muameleye derhal son verilmelidir.
  8. Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşme hükümleri bu denli açık olmasına rağmen, sözleşme hükümlerine uyulmamakta ve hasta mahpusların Sağlık Hakları sistematik bir biçimde ihlal edilmektedir. Hapishane koşullarında kalamayacak kadar ağır hasta olan mahpusların hapishanede tutulmaya devam edilmesi ulusal mevzuata ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu ve tıbbi tedaviye ulaşma imkanı kısıtlandığından yaşam hakkının açık ihlali olduğu açıktır. Bununla birlikte hapishane koşullarında hastaneye sevk işlemlerinin yapılmaması, geç yapılması, yapılmasına onur kırıcı uygulamalar (ağız içi araması, kelepçeli muayene vb) ile engel olunması, özellikle diş ve ağız sağlığı tedavisine ulaşımın birçok hapishanede mümkün olmaması yaşam hakkının kapsamında bulunan sağlık hakkına erişimin açık ihlali olduğu vurgulanmaktadır. Bu ihlallerden derhal vazgeçilmelidir.
  9. Mahpuslara Müdahaleye Dair Bileşmiş Milletler Asgari Standartlar Kuralları (Nelson Mandela Kuralları (Kural 24-27), Tıbbi Etik İlkeler (md. 1), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları Hakkında (2006)2 nolu Tavsiye Kararı (md. 40.3) gereği cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler, yasal statülerine bakılmaksızın, aynı kalite ve standartta, ülke genelinde mevcut, kapatılmamış olan kişilere sağlanan tıbbi bakıma eşit erişim hakkına sahiptir. Anayasanın “sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” başlıklı 56. maddesinin ilgili fıkraları “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir” der. Anayasa’da da sosyal bir devlet olduğu belirtilen Türkiye Cumhuriyeti’nin, bilhassa sağlık hizmetlerinde özgürlüğünden alıkonulan bireylere de aynı nitelikte hizmet sunumunu sağlama yükümlülüğü vardır. Dolayısıyla; Patnos L tipi Ceza İnfaz mahpuslara derhal tıbbi bakım ve sağlıklı yaşama hakkını sağlamalıdır.
  10. Mahpusların hapishane koşullarında sosyalleşebilmesi, infaz sürelerinde sosyal ilişkilerden kopmamaları, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Mahpusların beden ve ruh sağlıkları için uzun süre veya süresiz sosyal yalnızlaştırmaya maruz bırakılmamalıdır.
  11. Mahpusların ortak alan faaliyetlerinin yaptırılmaması mahpusların içinde bulunduğu tecrit koşullarının ağırlaşmasına neden olmaktadır. AİHM, tamamen duyusal yalıtma ile birlikte bütünüyle sosyal yalıtmanın kişiliği tahrip edeceğini ve güvenlik veya başka gerekçelerle haklı gösterilmeyecek bir insanlık dışı muamele biçimi oluşturacağını belirtmiştir.
  12. Mahpusların dış dünya ile iletişim kurması, toplumdan tamamen kopmadan, meydana gelen gelişmeleri takip edebilmesi için en önemli iletişim araçlarının başında süreli ve süresiz yayınlar gelmektedir. Mahpuslar kitaplar sayesinde birçok konuda kendilerini geliştirirken gazete ve dergiler sayesinde toplumda yaşanan gelişmeleri takip edebilmektedir. Bu durum tecridin mahpuslar üzerindeki etkilerinin bir parça olsun azalmasına neden olmaktadır. Ancak hapishanelerde kitaplara getirilen kısıtlamalar ile dergi ve gazetelere getirilen yasaklamalar nedeniyle mahpuslar ifade özgürlüğü kapsamında bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğü ve haber alma hakkından faydalanamamaktadır. Bu uygulamalara derhal son verilmeli, mahpuslara kitap kotası kaldırılmalı ve mahpusların haberleşme hakları bağlamında yasal olan dergi-gazete ve TV kanallarının mahpuslara verilmesi sağlanmalıdır.
  13. Koğuşlarda kullanılan eşyaların ise semaver, TV ve buzdolabı dışında herhangi bir teknolojik eşyanın olmamasına rağmen haksız bir biçimde gelen elektrik faturalarına hakkaniyetli bir düzenleme getirilmelidir.
  14. Hapishane koşullarında kalamayacak kadar ağır hasta olan mahpusların hapishanede tutulmaya devam edilmesi, tedaviye ulaşmanın önündeki engeller, ulusal mevzuata ve uluslararası sözleşmelere aykırı olup tıbbi tedaviye ulaşma imkanı kısıtlandığından yaşam hakkı ihlaline yol açılmaktadır. Görüşmelerimiz sonucunda tespit edilen sağlığa erişim hakkı ihlallerinin ortadan kaldırılması için Adalet Bakanlığı, pozitif yükümlülüklerini yerine getirmeli, cezalarının infazının hapishane koşullarında sürdürülmesinin uygun olmayan mahpuslar yönünden alternatif yollar aranmalı ya da sağlık koşulları nedeniyle cezanın ertelenmesi/geri bırakılması yoluna gidilmesi için gerekli işlemler yapılmalıdır.
  15. Hukuka aykırı olan Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” ile hapishane idarelerinin mahpuslara karşı sınırsız yetkiyle donatılarak keyfi kararlar alabileceği uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Yukarıda bahsi geçtiği üzere hapishane idaresi ve baş memurların kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanmaya başladıkları görülmektedir. Bu yönetmeliğin iptali ile hapishane gözlem kurullarının tamamen kaldırılmalı veya yetkilerinin kısıtlanmalı ve bu uygulamaya derhal son verilmelidir
  16. Cezaevinin önemli sorunlarından olan bir başka sorun ise beslenmeyle ilgili sıkıntılardır. Patnos L tipi Ceza İnfaz Kurumunda yemek çeşitlerinin zamanla azalması durumu itibariyle beslenmeden kaynaklanan sağlık sorunları yaşanmaktadır.
  17. Mahpusların hijyen koşullarına dikkat edilmeli, kişisel koruyucu malzemeler ile temizlik malzemelerinin kantinden ücreti karşılığında değil, ücretsiz erişimi sağlanmalıdır.
  18. Ceza İnfaz Kurumunun; Baro temsilcisi, hak örgütleri ve Cumhuriyet Savcılığından oluşan bir heyetle ziyaret edilmesi cezaevinin doğrudan gözlenmesi gerekmektedir.
  19. Kanunlarda değişiklik yapmakla sorunların çözülmediğini de belirtmek gerekir. Birçok hapishane personeli hala eski, klasik yönetim anlayışını sürdürüyor. Belli ki uluslararası standartlara uymakta zorlanan personel bulunmaktadır. İyileştirme programı kapsamında tutuklu ve hükümlülere yönelik sosyal-kültürel aktiviteler hazırlanırken, personelin de mesleki eğitimlerden geçmesi gerekmektedir.
  20. Patnos L tipi Ceza İnfaz Kurumu kütüphanesinde genel olarak mevcut kitapların güncellikten uzak olduğu anlaşılmaktadır. Eğitimin önemli bir parçası olan kütüphanelerin güncelleştirilerek işlevsel hale getirilmesi gerekiyor. Kitapların yanı sıra süreli yayınların da kütüphanelere temin edilmesinin farklı ilgi alanları olan bireylerin kendilerini geliştirmesine katkı sunacağı bilinmelidir.
  21. İzleme Kurullarının elle tutulur bir faaliyetlerinin olmamasından dolayı İzleme Kurullarına üye seçim usullerinin ve seçiminin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir Ayrıca bu kurullar kesinlikle sivil olmak zorundadır. Kurul üyeleri STK temsilcilerinden oluşmalıdır.
  22. Anayasamızın işkence yasağını düzenleyen 17/3. Maddesi, Avrupa insan hakları sözleşmesinin işkence yasağını düzenleyen 3. maddesi ile işkence ve yer zalimane, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya cezaya karşı birleşmiş milletler sözleşmesinin ilgili maddesi hükümlerine açıkça aykırılık ihtiva eden bu iddialara karşı gereken tüm hukuki adımların atılacağını belirtmek isteriz.
  23. Ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun İşkence başlıklı 94. Maddesi gereği; bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama ve irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren, işkence yapmaya teşebbüs ve işkence iştirak veya suç ortaklığı yapan bütün şahısların insanlık suçu işlediklerinin şuurunda olmaları gerektiği ile insanlığa karşı suç işleyen cezaevi yetkilileri dahil olmak üzere hiçbir istisnası olmayacak şekilde af ve zamanaşımından yararlandırılmaması gerektiğine ilişkin gerek ulusal mahkemelerde gerekse uluslararası yargı mercilerinde verilmiş kararlar olduğunu hatırlatırız.
  24. Tüm kamuoyuna, Baromuz Cezaevi ve İşkenceyi Önleme Komisyonu’nun Patnos L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundaki işkence ve kötü muamele iddialarına derhal ve hukuk düzeninin izin verdiği ölçüde işkence iddiası failleri hakkında suç duyurusunda bulunulacağını belirtir bunun sonucunda maddi gerçeğin ortaya çıkartarak ulusal ve uluslararası yargı mercilerinde Jus Cogens niteliğini haiz işkence suçunun cezasız kalmayacağını ifade etmek isteriz.
  25. İşkence ve kötü muamelelerin son bulması için her alanda hukuki mücadelemizi sonuna kadar vereceğimizi kamuoyunun bilgisine saygılarımızı sunarız.

 

AĞRI BAROSU CEZAEVİ VE İŞKENCE KOMİSYONU

03.08.2023

 

 

 

 

ETKİNLİK TAKVİMİ

19.09.2024
AV. SERDAR GÜNAKIN
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.