Diyarbakır Barosu Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında "Büyük Felaketin Acısını Paylaşıyoruz" başlıklı basın açıklaması nedeniyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi doğrultusunda Adalet Bakanlığı’nca 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 301/4. ve 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun 58. maddeleri uyarınca soruşturma izni verildiğini öğrenmiş bulunmaktayız.
İnsan haklarını koruma görevi olan Baroların; geçmişte meydana gelen çatışma, savaş ve hak ihlallerine ilişkin görüşlerini açıklamaları nedeniyle soruşturmaya tabi tutulmaları kabul edilemez.
Kaldı ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Handyside/Birleşik Krallık kararında: “İfade özgürlüğü, demokratik toplumun esaslı temellerinden biri olup, demokratik toplumun ilerlemesi ve her bir bireyin kendini geliştirmesinin temel şartlarından birini oluşturur. İfade özgürlüğü, 10. maddenin sınırları içinde, sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenmeye değmez görülen ‘haber’ ve ‘düşünceler’ için değil, ama ayrıca devletin veya nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Bunlar çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir; bunlar olmaksızın demokratik toplum olmaz.” diyerek ifade özgürlüğünün sınırlarını çizmiştir. Diyarbakır Barosu’nun basın açıklamasının AİHM’in çizdiği sınırların içinde kaldığının kabulü gerekmektedir.
Hal böyleyken AİHM’in TCK’nın 301. maddesinin kanun niteliğine haiz olmadığı tespitini yaptığı Taner Akçam/Türkiye kararı uyarınca çalışma başlatması gereken Adalet Bakanlığı’nın bunun yerine ifade özgürlüğü kullanımının kriminalize edilmesine aracılık etmesi kabul edilemez.
Aşağıda imzası olan Barolar olarak, demokratik bir hukuk devletinde en temel haklardan olan ifade özgürlüğüne yapılan bu müdahalenin derhal sonlandırılmasını talep ediyoruz.
Adıyaman Barosu
Ağrı Barosu
Batman Barosu
Bingöl Barosu
Bitlis Barosu
Tunceli Barosu
Hakkari Barosu
Kars Barosu
Mardin Barosu
Muş Barosu
Siirt Barosu
Şanlıurfa Barosu
Şırnak Barosu
Van Barosu